Sanayi 4.0 Nedir?
Sanayi 4.0
Son yıllarda, başta gelişmiş pazar ekonomileri olmak üzere, uluslararası değer zincirinin halkalarını oluşturan çokuluslu şirketlerin gündeminde Sanayi 4.0 kavramı ve bu kavramın imalat ve hizmet alanlarındaki olası yansımaları önemli bir yer tutmaktadır. 4. Sanayi Devrimi olarak da isimlendirilen bu yeni süreç, otomasyonun bir üst düzeyine işaret etmektedir. Sanayi 4.0’ın ayırt edici özelliği, üretim süreçleri içerisinde yer alan tüm araç ve makinaların sensorlar ve internet aracılığıyla karşılıklı etkileşime geçerek üretimi eş anlı düzenlemeleridir. Üretim için gerekli verinin bulut sistemi içerisinde depolanacağı sanayinin bu yeni formunda mekân ve zaman katılıklarının aşılması öngörülmektedir. İleri mühendislik ve sistemler arası tam entegrasyonu içeren Sanayi 4.0’ın, uluslararası alanda, ucuz işgücüne dayalı rekabet yerine, yüksek katma değerli üretime dayalı rekabeti geçirmesi beklenmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için Sanayi 4.0’ın anlaşılıp, ulusal sanayilere entegrasyonu, bu ülkelerin uluslararası işbölümünde üstlenecekleri yeni rolleri de belirleyecektir.
İlk olarak 2011 yılında Almanya’da Hannover Fuarında kullanılan Sanayi 4.0 kavramı, dönemin Acatech (Almanya Teknik Bilimler Akademisi) müdürü Henning Kagermann tarafından ortaya atılmıştır.
Acatech’in Sanayi 4.0 Forumunun final raporunda (acatech, 2013) bu yeni dönemin getirmekte olduğu ayırt edici yenilikler şöyle sıralanmaktadır:
– Depolama sistemleri ve kaynakları ile makinaların global etkileşimi,
– Konum bilgisine sahip benzersiz akıllı ürünlerin gelişimi,
– Ürün özelliklerine adapte olan, kaynak optimizasyonunu sağlayan akıllı fabrikaların hayata geçmesi,
– Yeni iş modellerinin gerçekleşmesi Büyük Veri [Big Data] kullanımı ile ortaya çıkan yeni hizmetler gibi)
– Çalışanlar için işyerinde yeni sosyal altyapı, bireysel farklılıklara duyarlı iş yapısı,
– Daha iyi iş/yaşam dengesi,
– Bireysel tüketici isteklerine yanıt verme,
– Anında mühendislik ve problemlere anlık cevap için geliştirilmiş akıllı yazılımlar.
Almanya’daki temel gelişim üzerine konuyu içselleştiren Avrupa Birliği Komisyonu Sanayi 4.0 paradigmasının esas olarak üç boyutta biçimlendiğini ifade etmektedir (European Commission, 2015):
- Değer yaratma ağları arasında yatayentegrasyon,
- Ürün yaşam döngüsünde baştan sona mühendislik (end-to-endengineering),
- İmalat sistemlerinde bağlantı ve dikey entegrasyon.
Tarihsel Art Alan
Dördüncü sanayi devrimini incelerken, ilk üç devrim hatırlanacak olursa:
İlki sanayileşmenin de başlangıcı kabul edilen, İngiltere’de ortaya çıkıp önce kıta Avrupa’sına, sonra da tüm dünyaya yayılan ve aletli üretim yerine makinalı üretimin hâkim olduğu, atölye tarzı üretim (manüfaktur) yerine de fabrika üretiminin geçtiği devrimdir. Birinci sanayi devrimi, üretimi muazzam düzeylere ulaştırmış, ikili sınıfsal yapıyı ortaya çıkartmış ve ekonomiler için büyümeyi olanaklı kılmıştır. 1. Sanayi Devrimi ekonomik ilişkiler için eskiden tam anlamıyla kopuşu ifade etmektedir.
2. Sanayi Devrimi için genel kabul gören başlangıç ise ilk olarak Henry Ford’un otomobil fabrikasında uygulanan ve özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde –Keynesyen harcamacı politikaların da etkisiyle- yaygın olarak benimsenen kitlesel üretim çağı olmuştur. Bu dönem Fordizm olarak anılmaktadır. Bu dönemin üretiminin karakteristik özelliği kayan bant sisteminin varlığıdır. Bu sistem tek tipe dayalı kitlesel üretimi olanaklı kılmıştır. 60’lı yılların sonlarına kadar fordizmin kitlesel üretimi ülkelerin üretime ilişkin temel stratejini oluşturmuştur. Rekabetteki yoğunlaşma ve tüketici tercihlerindeki çeşitlenme fordizmin sunduğu tek kalıp üretimi zorlamaya başlamış ve nihayetinde 1973 petrol krizi sonrasında bu sistem çökmüştür.
1968 yılında ilk kez geliştirilen programlanabilir makinalar 3. Sanayi Devriminin de hazırlayıcısı oldular. Bu dönem ile birlikte üretimde fordizm yerini post-fordizme bıraktı. Programlanabilir makinalar gelişerek endüstriyel robotlara dönüşürken, bu dönemin öne çıkan firma ve ülkeleri, çeşitlenen tüketici tercihlerine cevap verme esnekliğini gösterebilenler oldu. Şimdi tartışılan ve ilk olarak 2006 yılında ABD’de ama daha güçlü bir sesle 2011 yılında Almanya’da Hannover Fuarı’nda dillendirilen Sanayi 4.0 (4. Sanayi Devrimi) artık üretimde yeni bir paradigmanın ortaya çıktığını gösteriyor (Alçın, 2016: 47).
4. Sanayi Devrimi ya da yaygın kullanılan haliyle Sanayi4.0’ın (Industry 4.0) kuramsal başlangıcı için Kagermann’ın 2011 tarihli makalesi esas alınmaktadır. Kagermann (2011) 4. Sanayi devriminin sadece otomasyondaki gelişimi değil, aynı zamanda akıllı gözlem ve karar alma süreçlerini de içermekte olduğunu ifade etmektedir.
Sanayi 4.0 halen tartışmalı bir konudur. Bir yanda bunun gerçekten bir devrim olduğu görüşü bulunurken, karşı tarafta yaşanan sürecin sanayideki ani bir değişiklik ve kopuştan (devrim) ziyade evrimsel bir gelişme olduğu yönündedir.
Sanayi 4.0’ın Temel Unsurları
Sanayi 4.0 sürecinin temelinde yatan kavram ilişkiselliktir (relatedness). Bu ilişkiselliği üretim araçları, üretim organizasyonları, tüketim deneyimleri, lojistik yöntemleri, otonom kontrol sistemleri ve çevre uygulamaları boyutları ile düşünebiliriz.
Sanayi 4.0 sürecindeki üretim ve tüketim süreçleri arasındaki ‘ilişkiselliği’ olanaklı kılan on unsuru dikkate alıyoruz.
1. Siber-Fiziksel Sistemler (Cyber-Phisical Systems – CPS)
Fiziksel dünya ile siber alanı internet ile birbirine bağlayan sistemlere siber-fiziksel sistemler (CPS-Cyber-Phsical System) adı verilmektedir. Sensörlerle desteklenmiş bu sistemler fiziksel dünyadaki hareketleri internet hizmetleriyle toplamakta ve global olarak nesnelerin etkileşimini içermektedir (Geisberger ve Broy, 2012: 314).
Kavram olarak “siber” (cyber), sibernetik (cybernetics) olarak bilinen ve canlı varlıklar ve makinalar üzerindeki iletişim ve kontrolü araştırma konusu edinmiş bilimsel disiplinden türemiştir. 1940’lar ile birlikte “siber” kavramı genellikle, enformasyon teknolojileri, bilgisayarlar ve internete dayalı kontrol süreçlerini anlatmak için kullanılmıştır (Bradley ve Atkins, 2015: 23023).
Siber-fiziksel sistem (CPS) kavramı ilk olarak 2006 yılında ABD’de, fiziksel dünya ile bağlantılı bilgisayar sistemlerinin artan önemine vurgu yapmak için Lee (2006) tarafından kullanılmıştır.
Siber-fiziksel sistemler, fiziksel süreçleri etkileyen iş hareketleri ile ilgili verileri toplayan sensörlerle donatılmış mekatronik bileşenleri içerirler. Siber-Fiziksel sistemler, sürekli değişen verilerin eş zamanlı olarak sanal bir bulut sisteminde birbirine bağlandığı akıllı sistemlerdir. Sosyoteknik sistemin bir parçası olarak siber sistemler, üretim süreci için insanımsı makina arayüzü kullanmaktadır (Hirsch-Kreinsen ve Weyer, 2014’den aktaran Stock ve Seliger, 2016: 537).
Endüstriyel otomasyon sistemleri, fiziksel üretim süreçlerini monitör üzerinden yönetmeyi sağlayan bilgisayarlı üretim yapılarını anlatmaktadır. Sistemin siber kısmı, fiziksel süreçlerden veri edinip, bu veriyi üretim sürecine uyarlayan bilgisayar yazılımlarından oluşmaktadır (Thramboulidis, 2015: 92).
Siber-Fiziksel bir sistemin etkisi çevresindeki diğer Siber-Fiziksel Sistemlerle kurmuş olduğu etkileşimin düzeyine bağlıdır. Farklı sistemler arasında çapraz bağlantının sağlanabileceği yapılar oluşturulmalıdır (Bergera, 2016: 639).
Enformasyon ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler hizmet, lojistik, tasarım ve imalat biçimlerini önemli ölçüde değiştirmiştir. Özellikle, fiziksel sürücüler ve mikro kontrolcüler arasındaki derin entegrasyon Sanayi 4.0 sürecinde tüm araç ve makinaların otomasyonunu –işçi yerine- kendi kendine kontrolünü ve otomasyonunu olanaklı kılmaktadır. Bilgisayar, iletişim ve kontrol teknolojileri tam zamanlı algılama (Real-time sensing), geniş ölçekli endüstriyel sistemlerin dinamik kontrolü, enformasyon hizmetleri ve ürün hayat döngü yönetimindeki gelişmeleri desteklemektedir. Ancak henüz bu teknolojilerin ulaştığı düzey ihtiyaçlarımızı tam olarak karşılamamaktadır. Siber-Fiziksel sistemlerin nihai amacı, “akıllı izleme” (intelligent monitoring) ve “akıllı kontrol”ün (intelligent control) gerçekleştirilmesidir. Bu süreç tam zamanlı enformasyon çıkarsaması, veri analizi, karar verme ve veri transferi oluşumlarının gerçekleşmesine bağlıdır (Yue ve diğerleri, 2015: 1262).
2000-2010 arasında önemli sayıda imalatçı firma (ağırlıklı olarak motorlu taşıt üreticileri) “Akıllı ortamlar” (Smart Environments) ya da “Kablosuz sensör ağları” (Wireless Sensor Networks) kapsamında değerlendirilebilecek radyo frekans kimlik sistemini (RFID-radio frequency indentification) üretim süreçlerinin takibini kolaylaştırıcı bir araç olarak kullanmaya başladılar. İlk olarak Volvo Kamyonları (Volvo Trucks) üretimde devamlılığı sağlamak için RFID sistemini kullanmıştır. Daha sonra Toyota otomobil parçaları üretiminde enformasyon sistemleri bazlı RFID sistemi kullanmıştır (Sánchez, 2015: 29479).
2. Nesnelerin İnterneti (Internet of Things – IoT)
İlk olarak Kopetz (2011) tarafından kullanılan Nesnelerin İnterneti (IoT – Internet of Things) kavramı ile bir işyeri ya da fabrikada bulunan farklı kaynaklardan verilerin toplanılabilmesi, çoğaltılabilmesi ve organize edilebilmesini anlatmaktadır. Nesnelerin İnterneti, süreç kontrollerini hızlandıran bağlantısız bir veri yönetimi sunmaktadır. Bu platform, büyük veriden (big data) yararlanarak bu verinin siber-fiziksel sistemi (CPS) harekete geçirecek bilgiye dönüştürülmesinde etkilidir. Harekete geçen veri kanalı iş zincirinin farklı katmanlarında değer yaratma potansiyeli taşımaktadır (Lee ve diğerleri, 2015a: 4).
Sanayi 4.0’daki gelişmelerin günümüzde imalat sanayi üzerinde etkileri olmaktadır. Endüstriyel internet olarak da isimlendirilen Nesnelerin İnterneti (IoT), akıllı fabrikalar, akıllı ürünler ve akıllı servislerin temelini oluşturmaktadır (Kagermann ve diğerleri, 2015).
“Akıllı Nesneler” yaklaşımındaki gelişmeler ile birlikte entegrasyon ve kesintisiz iletişim konularında yeni bir aşamaya ulaşılmıştır. Bu nesnelerin desteğiyle, yeni bir üretim yeteneği ve sanallaşma gelişmektedir. Akıllı nesneler ile bu nesnelerin kullanıcıları ve diğer akıllı nesnelerin etkileşimi sanal dünyada sağlanmaktadır (Scala ve diğerleri, 2015: 205).
Ning’e (2016) göre, nesnelerin internetinin nesneler arasında iletişimi geliştirirken, sosyal ve bilişsel süreçler konusunun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de siber-fiziksel sistemlerin toplumsal yapıları göz önünde bulunduracak biçimde yapılandırılması gerekmektedir.
3. Büyük Veri (Big Data)
Sanayi 4.0, endüstriyel araçların birbiriyle iletişimini gerekli kılmaktadır. İntranet ya da internet aracılığıyla gerçekleşen bu iletişim, çok büyük ve geleneksel sunuculara (server) ihtiyaç duymaktadır. Bu problem söz konusu sistemlerin kontrol ve yönlendirilmesini içeren Büyük Veri (Big Data) teknolojisi konusundaki araştırmaların önemini artırmaktadır (Pan ve diğerleri, 2015: 1538).
Geniş veri yığınlarının analizine dayanan büyük veri (big data), bu çağın en gözde kavramlarından biridir. Bilgisayar ve hafıza sistemlerindeki ilerlemeler, benzeri görülmemiş miktarlarda verinin toplanıp depolanmasını olanaklı kılmıştır. Siber-fiziksel sistemler (CPS) ve nesnelerin interneti (IoT) muazzam boyutlara ulaşan verilerin fiziksel sistemlere aktarılmasını mümkün kılmaktadır (Wang ve diğerleri, 2015: 521).
Büyük veri gibi sistemler firmaların bulundurmaları gereken sunucu (server) ihtiyacını azaltmakta, üretim için gerekli bilgiye ulaşmalarını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca büyük veri sistemleri bilginin kamusal niteliğinin de görünür olmasını sağlamakta ve böylelikle firmalar açısından birçok maliyet avantajı sağlarken, tüketiciler için de düşük fiyat avantajına olanak sağlamaktadır. Ancak, büyük veri sistemlerinin internet erişimine açık olması, bu platformlarının siber güvenliğini de önemli bir konu haline getirmektedir. Gizli kalmayan ya da yok edilen veriler firmalar açısından tam anlamıyla bir belirsizlik alanıdır.
4. Bulut (The Cloud)
Bulut teknolojisinde ortaya çıkan yeni gelişmeler, Enformasyon Teknolojileri (IT) üreticileri ve bunların tüketicilerinin düşünce biçimini değiştirmiştir. Bulut sistemleri, iş ve uygulama modellerinin temel yapısı, platformu, yazılımı ve internet servisleri konusunda köklü değişiklere yol açmıştır (Wang ve diğerleri, 2015: 521).
Dünya Ekonomik Forumu Raporuna göre;
- 2025 yılına kadar dünyadaki verilerin yüzde 35’i bulut sistemlere taşınacak.
- Fabrikalarda Smart App’lar sayesinde üretim için gerekli tüm bilgi buluttan çekilecek.
- Sağlıktan, eğitime kadar tüm kişisel verilerimiz bulut sistemlerde depolanacak.
Bulut sistemler;
- Maliyetleri düşürür.
- Altyapı karmaşasını ortadan kaldırır.
- Çalışma alanını genişletir.
- Verileri korur.
- İstenilen zamanda bilgiye ulaşma imkânı verir.
5. Yatay ve Dikey Entegrasyon (Horizontal& Vertical Integration)
Sanayi 4.0’ı kendinden önceki üretim biçim ve ilişkilerinden ayıran temel belirleyici unsurlardan biri de ulusal ve küresel ölçekte genişleyen entegrasyondur. Özellikle 1990’lar ile birlikte yaygınlaşan dikey disentegrasyon süreci, Sanayi 4.0 süreciyle birlikte yerini hem yatay hem de dikey entegrasyona bırakmaktadır.
Dikey disentegrasyon ile dağılmış işletme fonksiyonları (tedarik, lojistik, depolama, imalat, pazarlama, satış, satış sonrası servis gibi) Snayi 4.0 dönüşümüyle birlikte hem firma düzeyinde hem de küresel ölçekte yeniden toparlanıyor. Firmalar Sanayi 4.0 sürecinde ortaya çıkan RFID etiketli ürün parçalarıyla, imalat sistemlerini ve müşteri deneyimlerini derleyen yazılımlarla da tedarik araçlarını birbirine bağlamaktalar. Dolayısıyla yatay ve dikey entegrasyon süreci Sanayi 4.0’da parçalanmış üretimi yeniden kontrol edilebilir düzeye çekmektedir. Bu durum benzersiz iş süreçleri yarattığı için taklit sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır.
6. Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality – AR)
Eğitimden sağlığa, eğlenceden üretime kadar birçok uygulama alanına sahip Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality – AR) uygulamaları temelde, grafik, ses ve video verilerinin duyu organlarıyla etkileşimi artırılacak biçimde beslenmesidir. AR uygulamalarında 3D görsel efektler yanında ileri ses uygulamaları ve eş zamanlı takip olanakları kullanılmaktadır.
Üretim alanında AR uygulamaları ile üretim süreçleri uzaktan anlık takip edilip müdahalede bulunulabilmekte ve bazı hizmetler yüz yüze temas olmadan uzaktan gerçekleştirilebilmektedir. AR uygulamaları bir yandan kullanıcı dostu ara yüzler ortaya çıkartırken, diğer taraftan da firmaların üretim süreçlerinin eş zamanlı kontrol ve eşgüdümünde yardımcı olmaktadır.
7. Yapay Zekâlı Robotlar
Yapay Zekalı Robotlar özellikle geleceğin karanlık fabrikalarının temel bileşenini oluşturmaktadır. Yapay zekalı robotları mevcut Bilgisayarla Tümleşik Üretim Araçları ve Üretim Robotlarından ayıran temel unsur, yapay zekalı robotların farklı durumlar karşısında kendi kendine algoritma oluşturarak karar alma süreçlerine katılmasıdır.
Müşteri deneyimlerinin merkezde yer aldığı Sanayi 4.0 sürecinde, mevcut programlanabilir üretim araçları deneyimlerdeki anlık değişime cevap verebilecek nitelikten uzaktır. Yapay zekalı robotlar ürün farklılaştırmasında ve anlık tepkilerde devrimsel yenilikler ortaya çıkartmaktadır.
8. Eklemeli Üretim
3D Yazıcı veya 3D baskı terimleriyle hayatımıza giren bu teknoloji aslında doğru kullanımıyla “Additive Manufacturing” yani eklemeli üretim anlamında gelir.
Klasik üretim tekniklerini üç başlıkta toplayabiliriz;
- Kesme
- Oyma/Çıkarma
- Şekillendirme
Eklemeli üretim (3D Printing) belli bir malzemenin, plastik veya sıvı reçine gibi, üst üste eklenerek üretim yapılması anlamına gelir. Katman katman yapılan bu eklemeleri, gelişen teknoloji sayesinde çok ince katmanlar ile yapılabilir. Böylece ince katmanların ekleme noktaları görünmez. Burada 3D yazıcıların da kendi içerisinde farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. Bu farklılığı yaratan en önemli unsur kullanılan malzeme özelinde geliştirilen teknolojilerdir. Bu teknolojilerin en yaygın olanları kısa isimleriyle FDM, SLA, DLP veya SLS olarak bilinmektedir.
9. Akıllı Fabrikalar (Smart Factories)
Sanayi 4.0 sürecinin en çok dikkat çeken unsurlarından biri de Akıllı Fabrikalardır. Müşteri ilk tercihinden başlayarak, sipariş süreçleri, tedarik zincir kontrolleri, lojistik, depolama yanında imalatın her bir aşaması (montaj, kalıp, boya gibi) kendi içerisinde RFID sistemlerle haberleşen ve değişken algoritalar üretebilen sistemlerle donatılmış ve insan kontrol ve karar alma basamaklarının minimum seviyeye indirgendiği fabrika sistemi akıllı ya da karanlık fabrika olarak adlandırılmaktadır.
10. Akıllı Şehirler
Akıllı şehirler; sensörler, kameralar, GPS ve IoT sistemlerle çalışan enerji tüketim takip sistemleri, çöp yönetim sistemleri, toplu ulaşım yapıları, sağlık uygulamaları, e-belediyecilik hizmetleri, engelli erişim olanakları, çevre koruma takip sistemleri, akıllı sinyalizasyon, akıllı bina yönetimleri gibi birçok hizmetin bütününü ifade etmektedir.
Akıllanan şehirler için akıllanan ürün ve hizmetlerin öğretilmesi kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar
ACATECH, 2013, Acatech: Recommendations for Implementing the Strategic Initiative Industrie 4.0, Final Report of the Industry 4.0 Working Group.
ALÇIN, S., 2016, Endüstri 4.0 ve İnsan Kaynakları. Popüler Yönetim Dergisi, Sayı: 63, s. 47.
BERGARA, C., 2016, Characterization of Cyber-Physical Sensor Systems, Procedia CIRP, sayı: 41, ss. 638-643.
BRADLEY, J. M. ve ATKINS, E. M., 2015, Optimization and Control of Cyber-Physical Vehicle Systems, Sensors, Sayı:15, ss. 23020-23049.
DAI, X ve diğerleri., 2012, Wireless Communication Networks for Gas Turbine Engine Testing, Rolls Royce Internal Publications.
EUROPEAN COMMISSION, 2015, Factories of the Future. URL: http://ec.europa.eu/research/industrial_technologies/factories-of-the-future_en.html, erişim: 17.01.2016.
GEISBERGER, E., BROY, M., 2012, AgendaCPS, Integrierte Forschungsagenda Cyber-Physical Systems (acatech Studie). acatech –Deutsche Akademie der Technikwissenschaften, Munich
RAMANATHAN, K., 2014, Industry 4.0: Implications for The Adis Pasific Manufacturing Industry, ss. 24-29.
HIRSCH-KREINSEN, H. ve WEYER J., 2014, “Wandel von Produktionsarbeit – „Industrie 4.0 “. Soziologisches Arbeitspapier 38, TU Dortmund.
IVANOV, D. ve diğerleri, 2015, A dynamic model and an algorithm for shortterm supply chain scheduling in the smart factory industry 4.0, International Journal of Production Research, Cilt: 54, Sayı:2, ss. 386-402.
KAGERMANN, H., LUKAS, W. ve WAHLSTER, W., 2011, Industrie 4.0 –Mit dem Internet der Dinge auf dem Weg zur 4. Industriellen Revolution. VDI Nachrichten, Berlin.
KAGERMANN, H ve diğerleri, 2015, Abschotten ist keine Alternative. In: VDI Nachrichten, Sayı 16.
KOPETZ, H., 2011, Internet of Things. Real-time Systems içinde ss. 307-323, Springer, US.
LEE, E. A., 2006, Cyber-Physical Systems Are Computing Foundations Adequate? NSF Workshop on Cyber-Physical Systems: Research Motivation, Techniques and Roadmap, Austin, Texas.
LEE, J ve diğerleri, 2015a, Industrial Big Data Analytics and Cyber-Phisical Systems for Future Maintanance&Service Innovation, Procedia CIRP, Sayı: 38, ss. 3-7.
LEE, J ve diğerleri, 2015b, A Cyber-Physical Systems architecture for Industry 4.0-based manufacturing systems, Manufacturing Letters, sayı: 3, ss. 18-23.
NING, H ve diğerleri, 2016, Cybermatics: Cyber-Physical-Social-Thinking Hyperspace Based Science and Technology. Generation Computer Systems, sayı: 56, ss. 504-522.
PAN, M., 2015, Applying Industry 4.0 to the Jurong Island Eco-industrial Park, Energy Procedia, 75, ss. 1536-1541.
SANCHEZ, B, B. ve diğerleri, 2015, A Framework for Developing Traceability Solutions in Small Manufacturing Companies. Sensors, 15, ss. 29478-29510.
SCALA, I., S. ve diğerleri, 2015, Cyber Physical Systems Oriented Robot Development Platform. Procedia Computer Science, sayı: 65, ss. 203-209.
SCHUSTER, K. ve diğerleri, 2015, Preparing for Industry 4.0 – Testing Collaborative Virtual Learning Environments with Students and Professional Trainers. International Journal of Advanced Corporate Learning, Sayı: 8, ss. 14-20.
STOCK, T. ve SELIGER, G., 2016, Opportunities of Sustainable Manufacturing in Industry 4.0, Procedia CIRP 40, ss. 536-541.
THRAMBOULIDIS, K., 2015, A Cyber-Physical System-Based Approach for Industrial Automation Systems, sayı:72, ss. 92-102.
VIENT, R. ve diğerleri, 2014, Pattern-based Business Model Development for Cyber-Physical Production Systems, Procedia CIRP, Sayı: 25. ss. 313-319.
WANG, L., TÖRNGREN, M. ve ONORI, M., 2015, Current Status and Advancement of Cyber-Physical Systems in Manufacturing. Journal of Manufacturing Systems, sayı: 37, ss. 517-527.
WRIGHT, P., 2014, Cyber-Physical Product Manufacturing, Manufacturing Letters, sayı: 2, ss. 49-53.
YUE, X. ve diğerleri, 2015, Cloud,assisted industrial cyber-physical systems: An insight, Microprocessors and Microsystems, Sayı: 39, ss. 1262-1270.